Hadisin Altın Çağı ve Sonrası

   Üçüncü hicrî asır, “hadisin altın çağı” olarak kabul edilir ki bu şüphesiz doğrudur. Zira Hadis İlmi’nin erken devir eserleri bu asırda yazılmıştır. Bu asrın en geniş hadis kitaplarından olan Abdürrezzâk b. Hemmâm (211/826) ve Ebû Bekir İbn Ebû Şeybe’nin (235/849) el-Musannef’leri ile Ahmed b. Hanbel’in (241/855) el-Müsned adlı eseri özellikle Kütüb-i Sitte’nin ana kaynağını oluşturan en önemli hadis arşivleridir. Örneğin İmam Müslim es-Sahîh’inde İbn Ebû Şeybe’den 1540 hadis nakletmiştir.121 Aynı şekilde Abdürrezzâk, Ahmed b. Hanbel’in en önemli kaynaklarından biridir. İbn Hanbel Müsned’ini Abdürrezzâk’ın yanından ayrıldıktan sonra 700 bin civarında hadisi gözden geçirmek suretiyle yazmaya başlamış ve onu sünnet konusunda ihtilâfa düştüklerinde Müslümanların başvuracakları “imam” (temel kaynak) olarak göstermiştir.122 Abdürrezzâk takriben 18.000, İbn Ebû Şeybe 39.000, İbn Hanbel ise yaklaşık 28.000 rivayet kaydetmiştir. İlk ikisi merfû, mevkûf ve maktû’ rivayetlerin en zengin kaynaklarıdır.
   Üçüncü asırda öne çıkan en mühim eserler ise “es-Sahîhayn: İki Sahîh” olarak bilinen Buhârî ve Müslim’in el-Câmiu’s-sahîh adlı eserleri “Sünen-i erba’a: Dört Sünen” olarak bilinen Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbn Mâce ve Nesâî’nin es-Sünen isimli çalışmalarıdır. Bunlar, “Kütüb-i sitte” denilen altı ana hadis kaynağını meydana getirmiştir. Söz konusu altı hadis imamından ve kitaplarından burada kısaca söz etmek yerinde olacaktır.

*121 İbn Hacer, Tehzîbü’t- Tehzîb, III, 240.
*122 Ebû Musa el-Medînî, Hasâisü’l-Müsned, s. 6-7.