• Hadis :
    Hak yolunda ilerleyen müslümanlara,
    yol gösterici ve aydınlatıcı,
    yeryüzüne iyilik ve güzellik tohumları eken,
    ve tüm insanlığı hoşgörüsüyle karşılayarak,
    daima hayırlı ameller işlemeye yönelten,
    Peygamber Efendimiz HZ. Muahmmed'in(S.A.V)'in
    ağzından dökülen mübarek sözler, fiilleri ve tasvipleri.
  • Hadis :
    Hak yolunda ilerleyen müslümanlara,
    yol gösterici ve aydınlatıcı,
    yeryüzüne iyilik ve güzellik tohumları eken,
    ve tüm insanlığı hoşgörüsüyle karşılayarak,
    daima hayırlı ameller işlemeye yönelten,
    Peygamber Efendimiz HZ. Muahmmed'in(S.A.V)'in
    ağzından dökülen mübarek sözler, fiilleri ve tasvipleri.
  • Hadis :
    Hak yolunda ilerleyen müslümanlara,
    yol gösterici ve aydınlatıcı,
    yeryüzüne iyilik ve güzellik tohumları eken,
    ve tüm insanlığı hoşgörüsüyle karşılayarak,
    daima hayırlı ameller işlemeye yönelten,
    Peygamber Efendimiz HZ. Muahmmed'in(S.A.V)'in
    ağzından dökülen mübarek sözler, fiilleri ve tasvipleri.
BİR HADİS:

Bölüm: Bilgi / Konu: Bilgi: İlim İlim Bilmektir

   "Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler, hoşnutluklarından dolayı ilim talebesine kanatlarını serer. Sudaki balıklara varıncaya kadar yer ve gök ehli âlim kişinin bağışlanması için Allah"a yakarır. Âlimin, âbide (ibadet edene) üstünlüğü, (parlaklık, görünürlük ve güzellik bakımından) ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Kuşkusuz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir. Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur." Hadise git...

Diğer Hadisler
A

Etimoloji ve Kapsam

"Eski" anlamındaki kadîmin zıddı olan hadîs kelimesi (çoğulu ehâdîs) tahdîs masdarından isim olup “haber” mânasına gelir. İnsana uyanıkken veya uykuda duyurulmak yahut vahyedilmek suretiyle iletilen her söze, ayrıca anlatılan kıssaya (“hadîsü Mûsâ” [Tâhâ 20/9; en-Nâziât 79/15], “hadîsü’l-cünûd” [el-Burûc 85/17]) ve yapılan konuşmaya da hadis denmektedir. Devamı...

B

Önemi

Hadisler, ihtilâfa düştükleri konularda insanları aydınlatan, böylece onlar için hidayet ve rahmet kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm’in kendisine indirildiği (en-Nahl 16/44, 64) bir peygamberin sözü olarak üstün bir değer ifade ettiği gibi Kur’an’ı herkesten iyi anlayan ve âyetlerdeki ilâhî maksadın ne olduğunu en iyi bilen Allah resulünün görüşü olarak da büyük önem taşır. Devamı...

C

Tesbiti

Eskiden beri şiir, hitabet, savaş kıssaları (eyyâmü’l-Arab) ve nesep bilgilerinden oluşan kültürlerini şifahî yolla nakletme geleneğine sahip olan Araplar’ın ezberleme yetenekleri çok gelişmişti. Bununla beraber İslâmiyet’in doğuşu sırasında önemli bir ticaret merkezi konumunda bulunan Mekke’de okuma yazma bilenlerin sayısı Medine’ye nisbetle daha çoktu. Devamı...

D

Rivayeti

Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer gibi bazı idarecilerin çok hadis rivayet edilmesine karşı tavır almalarına bakarak onların hadislere veya hadis râvilerine güvenmedikleri sonucunu çıkarmak doğru değildir. Hulefâ-yi Râşidîn’in çözümünü Kur’an’da bulamadığı birçok meselede hadise başvurduğu, hatta ortaya çıkan problemlere çözüm getirecek hadislerin mevcut olup olmadığını tesbit etmek için sahâbîlerle istişare ettiği bilinmektedir (Buhârî, “Ṭıb”, 30; Müslim, “Selâm”, 98; Ebû Dâvûd, “Ferâʾiż”, 5; Tirmizî, “Ṭalâḳ”, 23; Dârimî, “Muḳaddime”, 20). Devamı...

E

Tedvîni ve Tasnifi

Hadislerin tedvînini çabuklaştıran sebeplerin başında, Hz. Osman’ın şehid edilmesi olayından hemen sonra Havâric ve Gāliyye gibi siyasî fırkaların, I. (VII.) yüzyılın sonlarından itibaren Kaderiyye ve Mürcie, bir müddet sonra da Cehmiyye ve Müşebbihe gibi itikadî mezheplerin ortaya çıkması gelir. Muhafazakâr çoğunluğa karşı olan bu fırka ve mezhep taraftarlarının işlerine gelmeyen hadisleri inkâr etmeleri, görüşlerini takviye etmek maksadıyla hadis uydurmaları, hadisleri toplamakla meşgul olan kişileri konu üzerinde düşünmeye ve önlem almaya sevketmiştir. Devamı...

F

Öğrenimi

İslâmiyet’i daha geniş kitlelere ulaştırma gayesiyle başlatılan askerî harekât sonunda daha I. (VII.) yüzyıl sona ermeden İspanya’dan Orta Asya’ya kadar olan geniş toprakların İslâm coğrafyasına katılması sahâbîleri bu geniş topraklar üzerine dağılmaya mecbur etti. Ashabın bir kısmı bu topraklarda bir süre kaldı veya oralara yerleşti. Hz. Peygamber’in talebeleri olan sahâbîlerle onların yetiştirdiği tâbiîn neslinin yerleştiği bu coğrafî merkezler büyük önem kazandı. Ancak İslâmiyet’in ilk merkezi olan Medine’nin özel bir konumu vardı. Devamı...

G

Hadis Çeşitleri

Kendilerine güvenilmeyen hadis talebelerinin daha I. (VII.) yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkması ile birlikte râvileri ve rivayetleri güvenilir olup olmama açısından, mahiyet ve muhteva bakımından belli terimlerle değerlendirme ihtiyacı doğmuş, bununla ilgili çalışmalar sonraki iki asırda gelişerek devam etmiştir. Bu terimleri birkaç grup altında toplamak mümkündür: Devamı...